ÖFKE DANSI: DUYGULARIN RİTMİ VE İLİŞKİLERDE ÖFKE YÖNETİMİ
- Erhan Erdemir
- 3 Şub
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Şub
Öfke, her bireyin hayatında karşılaştığı en güçlü duygulardan biridir. Ancak, bu duygu genellikle yanlış anlaşılır ve çoğu zaman yıkıcı bir özellik atfedilir. Harriet Lerner, Öfke Dansı adlı eserinde öfkenin, özellikle kadınlar için nasıl bir ifade aracı olduğunu ve ilişkilerdeki karmaşık etkilerini ele alır. Lerner’a göre öfke, sadece yıkıcı bir duygu değil; aynı zamanda bir iletişim biçimi, kişisel sınırların korunması için bir çağrıdır. Bu makale, Öfke Dansı kavramını detaylandırarak, öfkenin doğasını, ifade yollarını ve ilişkilerdeki rolünü irdelemeyi amaçlamaktadır.
Öfke: Bastırılmış Duyguların Çığlığı
Öfke, genellikle kırgınlık, hayal kırıklığı ve korku gibi daha derin duyguların dışa vurumu olarak karşımıza çıkar. Harriet Lerner, öfkenin kadınlar için bir “sessiz çığlık” olabileceğini belirtir. Kadınların toplumsal normlar nedeniyle duygularını bastırma eğiliminde olduğunu ve bu durumun, ilişkilerde iletişim sorunlarına yol açtığını savunur.
Lerner, öfkenin aslında bireyin kendi sınırlarını korumak ve sesini duyurmak için önemli bir araç olduğunu ifade eder. Ancak bu duygu, genellikle pasif-agresif davranışlarla ya da tamamen bastırılarak kendini gösterir. Bu da öfkenin dönüştürücü gücünü kaybetmesine neden olur.
Öfke Dansı: Lerner’ın Metaforu
“Öfke Dansı” metaforu, öfkenin bir ifade biçimi olarak görülmesini sağlar. Lerner, öfkeyi bir dansa benzeterek, bireylerin bu duyguyu nasıl hareket ettirdiklerini ve yönettiklerini inceler. Tıpkı bir dans gibi, öfkenin de bir ritmi ve adımları vardır:
1. Adım 1: Öfkenin Farkına Varma
Birey, öfkesinin altında yatan gerçek duyguları keşfetmelidir. Örneğin, öfke genellikle hayal kırıklığı, değersizlik hissi ya da korkudan kaynaklanır.
2. Adım 2: Öfkenin İfadesi
Lerner, öfkenin doğrudan ifade edilmesi gerektiğini, ancak bu ifadenin suçlayıcı ya da yıkıcı olmaması gerektiğini vurgular. Örneğin, “Beni hiç anlamıyorsun!” yerine, “Kendimi duyulmamış hissediyorum,” demek daha yapıcıdır.
3. Adım 3: Ritmi Değiştirme
Öfkenin sürekli tekrarlayan bir dans haline gelmesini önlemek için, birey ilişkilerdeki sorunları çözmek adına yeni yollar denemelidir. Bu, öfkeyi dönüştürmenin anahtarıdır.
İlişkilerde Öfkenin Rolü
Harriet Lerner, öfkenin ilişkilerde iki temel rolü olduğunu söyler: sınır koyma ve iletişim kurma. Ancak öfkenin yıkıcı bir şekilde ifade edilmesi, bu işlevlerin tam tersine yol açabilir. Örneğin:
• Yıkıcı Öfke: Bağırma, hakaret ya da fiziksel şiddet gibi dışa vurumlar, ilişkilerde geri dönüşü zor yaralar açabilir.
• Yapıcı Öfke: Öfkeyi sakin bir şekilde ifade etmek, karşı tarafın sizi daha iyi anlamasına yardımcı olur.
Örnek:
Bir eş, sürekli iş yerindeki sorunlarını eve taşıyor ve diğer eşin duygusal ihtiyaçlarını görmezden geliyor. Öfkeli taraf, “Sen hep beni ihmal ediyorsun!” diye bağırmak yerine, “Seninle duygusal bir bağ kuramadığımı hissediyorum,” diyerek bir diyalog başlatabilir. Bu yaklaşım, öfkenin yıkıcı değil, yapıcı olmasını sağlar.
Öfkeyi Sağlıklı Yönetmek
Lerner’ın önerdiği stratejiler, bireylerin öfkeyi sağlıklı bir şekilde yönetmesine rehberlik eder:
1. Kendi Öfkenizi Dinleyin: Öfkenizin neye işaret ettiğini anlamaya çalışın. Hangi sınırlar ihlal edildi? Hangi ihtiyaçlarınız karşılanmadı?
2. İhtiyaçlarınızı Açıkça İfade Edin: Duygularınızı paylaşırken, suçlama dilinden kaçının. Bunun yerine, “Ben dili” kullanarak ne hissettiğinizi anlatın.
3. Öfkeyi İletişim İçin Bir Araç Olarak Kullanın: Öfke, çatışmaları çözmek için bir fırsat olarak görülmelidir.
Öfke Dansından Öğrenilen Dersler
Öfke, bastırıldığında bireyi tüketir; yanlış ifade edildiğinde ise ilişkileri zedeler. Harriet Lerner, bu döngüyü kırmak için bireylerin öfkeyle sağlıklı bir ilişki kurmaları gerektiğini savunur. Öfkenin bir iletişim aracı olarak kullanılması, ilişkilerin daha derin ve anlamlı bir boyuta taşınmasını sağlar.
Sonuç
“Öfke Dansı”, öfkenin bastırılması ya da yıkıcı bir şekilde dışa vurulması arasında bir denge kurmanın önemini vurgulayan güçlü bir eserdir. Harriet Lerner, öfkenin sadece bir duygu olmadığını, aynı zamanda bir rehber olduğunu belirtir. Bu rehber, bireylere ihtiyaçlarını, beklentilerini ve sınırlarını ifade etme cesareti verir. Öfke, doğru ifade edildiğinde bireysel gelişimi ve ilişkilerdeki bağları güçlendirebilir. Öfke Dansı, duyguların ritmini anlamak ve bu ritmi daha sağlıklı bir hale getirmek için eşsiz bir rehberdir.
Kaynakça
1. Lerner, H. (1997). The Dance of Anger: A Woman’s Guide to Changing the Patterns of Intimate Relationships. Harper & Row.
2. Tavris, C. (1989). Anger: The Misunderstood Emotion. Simon & Schuster.
3. Gottman, J. M. (1999). The Seven Principles for Making Marriage Work. Crown Publishers.
4. Ekman, P. (2003). Emotions Revealed: Recognizing Faces and Feelings to Improve Communication and Emotional Life. Times Books.
Comments