CHP Seçmeninin Psikolojisi: Kılıçdaroğlu’na Yapılan Hançerleme ve Güven Krizi
- Erhan Erdemir
- 24 Mar
- 2 dakikada okunur
Cumhuriyet Halk Partisi’nin son birkaç yıl içinde yaşadığı dönüşüm, sadece politik dengeleri değil, seçmen psikolojisini de kökten sarstı. Birçok seçmen için partinin en güçlü lider figürü olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendi yol arkadaşları tarafından adeta ‘arkadan hançerlendiği’ duygusu, yalnızca bir siyasi strateji kırılması değil; derin bir güven travması olarak yaşandı. Ve evet, bunlardan biri de sensin, yani bu satırları okuyan, “Bana yanlış geliyor” diyen seçmen...
Peki bu duygunun altında ne yatıyor?
İhanet Algısı ve Travmatik Güven KırılmasıPsikolojide “bağlanma travması” diye bir kavram vardır. Kişi, güvendiği bir figür tarafından yaralandığında yaşar bunu. Bu sadece bireysel ilişkilerde değil, lider-seçmen bağında da geçerlidir. CHP seçmeni uzun yıllar boyunca Kılıçdaroğlu'nu; sabırlı, mücadeleci ve ‘partiyi bir arada tutan adam’ olarak görmeye alıştı. Hataları olsa da niyetinden şüphe etmeyen bir kitle vardı arkasında. Ama Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in, Kılıçdaroğlu’nu kenara itme sürecindeki yöntem, birçok kişi için bir “ihanet” gibi hissettirdi.
Bu durum, “siyasi rasyonaliteyle” değil, “duygusal gerçeklikle” şekillenir. İnsan zihni, bir liderin “usulüne uygun” değil, “vicdana uygun” bir şekilde bayrağı devretmesini bekler. Gördüğü ise koltuk savaşlarının arasında ezilen bir lidere yapılan saygısızlıktı.
Manipülasyon Hissi ve Kolektif KandırılmışlıkBu duyguyu besleyen bir diğer etken de “kandırılmışlık” hissidir. CHP seçmeni, özellikle yerel seçim başarısının ardından Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in “biz beraberiz” mesajlarına inandı. Ancak bu birlik görüntüsünün arka planında bir lideri devirmek için kurulan stratejiler olduğunun ortaya çıkması, seçmen zihninde bir kopuş yarattı. Bu, tıpkı bir ilişkinin ardından “Demek her şey yalandı” diye düşünen birinin yaşadığı yıkıma benzer.
Kimliksel Yabancılaşma ve Temsil Edilememe DuygusuBir başka psikolojik süreç de kimliksel yabancılaşmadır. CHP’li olmak, birçok kişi için sadece bir partiye oy vermek değil, aynı zamanda bir değerler sistemine, bir duruşa aidiyet duygusudur. Kılıçdaroğlu, bu kimliği “helalleşme”, “adil Türkiye”, “yumuşama ama dik duruş” gibi kavramlarla pekiştirmişti. Yeni lider kadrosunun ise daha popülist, daha yüzeysel ve hesapçı bir politika izlemesi, bu kimlikle çatışma yaratıyor. Bu çatışma da kişide “Artık beni temsil etmiyorlar” duygusuna dönüşüyor.
Güven Neden Kolay Onarılamaz?Güven, kırıldığında en zor onarılan duygulardan biridir. Çünkü yalnızca bir davranışa değil, o davranışın altında yatan niyete dair inanca zarar verir. CHP seçmeninin bir bölümü, Kılıçdaroğlu’na yapılanı kişisel bir haksızlık değil, kolektif bir ihanete dönüştürerek içselleştirdi. Bu yüzden bazı seçmenler, “Ben artık bu kadroya oy vermem” noktasına geldi bile.
Sonuç Yerine: Kırılan Kalpler ve Kırık SandıklarBu süreç, sadece bir lider değişimi değil, seçmenin ruhsal olarak yeniden hizalanması gereken bir dönemi ifade ediyor. Artık birçok kişi için CHP, sadece bir parti değil; kendi kişisel travmasının, hayal kırıklığının ve kimliksel sorgulamasının merkezinde duruyor. Bu bir intikam arzusu değil; anlaşılma, onarılma ve yeniden güven duyma talebidir.
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in belki de en büyük sınavı, sadece seçim kazanmak değil, güven kazanmak olacak. Çünkü bir hançerin izi kolay silinmez, hele ki kalbe saplanmışsa...
Comments