Kızıldere’de 30 Mart 1972’de yaşamını yitiren devrimcilerin anısına...
- Erhan Erdemir
- 2 Nis
- 1 dakikada okunur
KIZILDERE’DEN BUGÜNE: SESİMİ DUYUYOR MUSUN, GENÇ ARKADAŞIM?
Bir köy vardı haritada – adı Kızıldere. Bir ses vardı o köyde – yankısı hâlâ sürüyor. Tarih 30 Mart 1972. Mahir Çayan ve yoldaşları, bir hayalin ardına düşmüşlerdi: Eşitliğin, adaletin, özgürlüğün sesi olmak… Onların hikâyesi silahlardan, çatışmalardan daha büyük bir şeydi: Umudun ta kendisiydi. “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik,” dediler. Sözleri birer kurşun gibi saplandı tarihin yüreğine.
Ama sen, bugünün genci… Bu cümle sana hâlâ bir şey söylüyor mu?
Belki üniversite kantininde sessizce kahveni içiyorsun. Belki sabaha kadar sınavlara çalışıp işsizlik korkusuyla uyanıyorsun. Belki de “değişmez bu düzen” diyorsun içinden. Ama Mahirler de tam senin yaşındaydı. Onlar da bir sırt çantası taşıyordu – içinde kitaplar, hayaller, isyanlar ve cesaretle doluydu. Onlar da korkuyordu, ama korkunun karşısına dikilmeyi seçtiler.
Çünkü onlar, geleceğe inandılar. Ve sen, o geleceksin.
Bugün onların isimleri siyah beyaz fotoğraflarda, sosyal medya paylaşımlarında yer alıyor. Ama devrim, anılarda değil; senin cesaretinde, adalet arayışında, sözünde, yazında, şarkında, yürüyüşünde yaşıyor. Kızıldere bir tarih değil, bir çağrıdır. “Bak,” der, “bir zamanlar gençler vardı, dünyayı değiştirmek istediler.” Şimdi sıra sende.
Unutma: Susmak, sıradanlaşmak, içe kapanmak… Bu düzenin senden istediği budur. Ama sen, içindeki Mahir’i, Hüdayi’yi, Sinan’ı, Ahmet’i dinle. Onlar birer kahraman değil sadece – senin vicdanındır, yarım kalmış cümlelerindir.
Çünkü bil ki…
Kızıldere düşmedi.
Kızıldere biziz.
Kızıldere, şimdi sensin.
Commentaires