Sorun Davranışlar Kontrol Listesi'nin Psikometrik Temelleri ve Klinik Uygulamaları
- Erhan Erdemir
- 1 May
- 21 dakikada okunur
1. GİRİŞ
Gelişimsel, psikiyatrik ve nörolojik bozuklukların değerlendirilmesinde davranışsal gözlem temelli ölçüm araçları, psikoloji biliminde hem klinik hem de araştırma uygulamalarında vazgeçilmez araçlar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, Sorun Davranışlar Kontrol Listesi (SDKL), bireylerde gözlenen problem davranışların sistematik bir biçimde tanımlanması ve nicel olarak ölçülmesini mümkün kılan, yapılandırılmış ve ampirik temelli bir gözlem aracıdır. SDKL, özellikle gelişimsel yetersizlik, otizm spektrum bozuklukları ve zihinsel gerilik gibi durumlarla ilişkilendirilen davranışsal belirtilerin şiddetini ve yaygınlığını değerlendirmek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçeğin orijinal adı olan Aberrant Behavior Checklist (ABC), ilk olarak Aman vd. (1985) tarafından ciddi düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerde tedavi etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla tasarlanmış olup, zamanla çok çeşitli klinik ve kültürel bağlamlarda kullanımı yaygınlaşmıştır.
SDKL'nin gelişimi, davranışsal psikolojinin klinik uygulamalarla entegrasyonuna dayanmaktadır. Ölçek, davranışın doğrudan gözlemlenebilir özelliklerini ölçmeyi amaçladığından, öznel yorumlardan arındırılmış ve tekrarlanabilir sonuçlar üretme potansiyeli taşımaktadır. İlk olarak 58 madde ve beş faktörlü bir yapıyla tasarlanan bu ölçüm aracı; irritabilite, sosyal geri çekilme, stereotipik davranışlar, hiperaktivite ve uygunsuz konuşma gibi davranışsal kümeleri kapsamaktadır (Aman vd., 1985). Ölçeğin bu çok boyutlu yapısı, hem tanısal farklılıkların hem de müdahale sürecine ilişkin değişkenlerin ayrıntılı biçimde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır.
Türkiye’de SDKL'nin ilk sistematik uyarlama çalışması, Sucuoğlu (2003) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, ölçeğin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik analizlerini kapsamış ve Türk örneklemi üzerinde faktör yapısının büyük oranda korunabildiğini göstermiştir. Aynı zamanda bu çalışma, SDKL’nin özellikle gelişimsel bozukluklar ve zihinsel yetersizlikler ile çalışan profesyoneller için geçerli ve güvenilir bir değerlendirme aracı sunduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda SDKL, ülkemizde hem akademik çalışmalarda hem de özel eğitim ve çocuk ruh sağlığı gibi alanlarda yaygın biçimde kullanılmaktadır.
SDKL’nin klinik alanda kullanıldığı başlıca psikopatolojik alanlar arasında otizm spektrum bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), zihinsel yetersizlik, epileptik ensefalopatiler ve davranım bozuklukları yer almaktadır. Özellikle otizm tanılı bireylerde SDKL’nin, sosyal geri çekilme ve stereotipik davranışlar gibi tanıya özgü belirtileri değerlendirme konusunda oldukça duyarlı olduğu görülmektedir (Köse vd., 2017). Benzer şekilde, SDKL’nin gelişimsel epileptik ensefalopatilerdeki uygulamasına yönelik son dönem çalışmalar, ölçeğin bu karmaşık tanı gruplarında da davranışsal izlem açısından kullanılabilir olduğunu göstermektedir (Kaat vd., 2021).
Bu literatür taramasının temel amacı, SDKL’nin bilimsel temellerini, psikometrik yapılarını, klinik kullanım alanlarını ve sınırlılıklarını detaylı biçimde incelemektir. Çalışma kapsamında, hem Türkçe hem de İngilizce literatürde yer alan geçerlik-güvenirlik çalışmaları, kültürel uyarlamalar ve klinik örneklem uygulamaları dikkate alınacaktır. Bununla birlikte, SDKL’nin mevcut yapısının hangi bağlamlarda yeterli kaldığı, hangi durumlarda yetersizlik gösterdiği ve geliştirilmeye açık yönlerinin neler olduğu da tartışılacaktır. Literatür, tematik ve karşılaştırmalı bir yapı içinde sunularak; ölçeğin bilimsel niteliğine yönelik bütüncül bir değerlendirme hedeflenmektedir.
2. SDKL’NİN KURAMSAL TEMELLERİ VE PSİKOMETRİK ÖZELLİKLERİ
2.1 SDKL’nin Gelişimi ve Kavramsal Arka Planı
Davranış bozukluklarının değerlendirilmesinde sistematik ölçüm araçlarına olan ihtiyaç, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren klinik psikoloji ve özel eğitim alanlarında belirgin biçimde hissedilmiştir. Bu bağlamda, SDKL, bu ihtiyaca yanıt veren en köklü ve yaygın kullanılan araçlardan biri olarak öne çıkmaktadır. SDKL, hem tanısal değerlendirme süreçlerinde hem de müdahale programlarının etkililiğini izleme amacıyla kullanılan davranış odaklı bir gözlem formudur. Ölçeğin kökeni ve yapısal gelişimi, davranışçı kuramların klinik alana entegre edilmesi süreciyle yakından ilişkilidir.
SDKL’nin geliştiricileri arasında yer alan Aman vd. (1985), ilk çalışmalarıyla ölçeği ciddi düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerde farmakolojik tedaviye verilen tepkileri nesnel biçimde ölçmek üzere tasarlamışlardır. Başlangıçta 418 bireyden elde edilen veriler ışığında ölçek, davranışsal belirtileri en anlamlı şekilde ayrıştıracak biçimde beş faktörlü bir yapı altında toplanmıştır:
(1) İrritabilite/Ajitasyon,
(2) Sosyal Geri Çekilme,
(3) Stereotipik Davranışlar,
(4) Hiperaktivite/Uyumsuzluk,
(5) Uygunsuz Konuşma.
Bu alt boyutlar, davranışçı psikolojinin temel kabulü olan “gözlemlenebilir ve ölçülebilir davranışın analiz edilmesi” ilkesine dayanmaktadır. Her bir alt ölçek, hem davranışsal gözlemle ölçülebilecek hem de müdahale süreciyle değiştirilebilir özellikler taşımaktadır.
SDKL’nin kuramsal temeli, davranışın yalnızca bireysel psikopatolojinin değil aynı zamanda çevresel faktörlerin etkisiyle biçimlenen bir yapı olduğuna dayanmaktadır. Bu yaklaşım, klasik psikometrik ölçeklerden farklı olarak, SDKL’yi klinik gözlemle bütünleşmiş bir değerlendirme aracı hâline getirmiştir. Özellikle bireyin bağlam içinde gözlemlenen davranış repertuarının sistematik olarak tanımlanması, SDKL’nin uygulanabilirliğini artırmış ve araştırmalarda çoklu kaynaklardan veri toplanabilmesine imkân tanımıştır.
SDKL’nin yapı geçerliği üzerine yapılan daha sonraki çalışmalardan biri olan Marshburn ve Aman (1992), SDKL’nin toplum temelli örneklemlerde de benzer faktör yapısını koruduğunu göstermiştir. 666 çocuk üzerinde yürütülen bu çalışmada, öğretmen değerlendirmelerine dayalı olarak elde edilen veriler faktör analizine tabi tutulmuş ve orijinal beş faktörlü yapının büyük ölçüde korunduğu bulunmuştur. Ayrıca, yaş, cinsiyet ve sınıf yerleşimine bağlı olarak alt ölçek puanlarında anlamlı farklılıklar gözlemlenmiş, bu da SDKL’nin duyarlılık düzeyini artıran bir özellik olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgular, SDKL’nin yalnızca kurumsal bakım altındaki bireylerde değil, genel özel eğitim popülasyonlarında da geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu ortaya koymaktadır.
SDKL’nin kavramsal gelişimi yalnızca yapısal değil, aynı zamanda bağlamsal olarak da genişlemiştir. Özellikle Sansone vd. (2012) tarafından yürütülen ve Fragile X sendromuna sahip bireylerde yapılan çalışma, SDKL'nin geleneksel faktör yapısına alternatif bir yapı önermiştir. Bu çalışmada, özgün faktörlerin bazıları yeniden yapılandırılmış, ayrıca “sosyal kaçınma” adında yeni bir alt boyut önerilmiştir. Söz konusu modelleme çalışması, SDKL’nin farklı klinik gruplarda daha duyarlı biçimde işleyebilmesi için ölçek uyarlamalarının gerekli olabileceğine işaret etmektedir. Bu durum, SDKL’nin yalnızca sabit bir araç değil, aynı zamanda bağlama duyarlı biçimde geliştirilebilen dinamik bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir.
Türkiye özelinde SDKL’nin uyarlanması çalışmaları ise 2000’li yılların başlarında ivme kazanmıştır. Kaner ve Çiçekçi (2000) tarafından yürütülen çalışma, SDKL’nin Türkçe’ye uyarlanması ve gözden geçirilmiş davranış problemleri kontrol listesi olarak kullanımı açısından öncü niteliği taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında, ölçeğin madde yapısı, faktör dağılımı ve örneklem uygunluğu değerlendirilmiş; sonuçlar, orijinal ölçek yapısına büyük ölçüde paralellik göstermiştir. Böylece SDKL, Türkçe konuşan popülasyonlar için akademik ve klinik geçerliliği olan bir davranış değerlendirme aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Sonuç olarak SDKL’nin gelişimi, yalnızca bir ölçüm aracının oluşturulmasından ibaret olmayıp; davranış bilimlerinin ölçülebilirlik ilkesine dayanan kuramsal birikimi ve psikometrik analitik süreçlerin bileşkesidir. Ölçeğin beş faktörlü yapısı, davranışsal semptomatolojinin çok boyutlu doğasını yakalamaya yönelik başarılı bir model olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca SDKL, farklı kültürel ve klinik bağlamlarda yeniden yapılandırılabilir esnekliğe sahip olması nedeniyle yalnızca tanı ve izlem aracı değil, aynı zamanda araştırmalarda karşılaştırmalı analizlerin yürütülmesinde de güçlü bir referans noktası sağlamaktadır.
2.2 SDKL’nin Geçerlik ve Güvenirlik Analizleri
Sorun Davranışlar Kontrol Listesi’nin bilimsel geçerliliği ve uygulama güvenilirliği, ölçeğin ulusal ve uluslararası literatürdeki kabulünü doğrudan etkileyen temel ölçütler arasında yer almaktadır. SDKL’nin farklı örneklemlerdeki geçerlik ve güvenirlik düzeylerini değerlendiren çalışmalar, ölçeğin psikometrik yapısının kültürel bağlamda nasıl çeşitlendiğine ve zaman içindeki tutarlılığına dair önemli bulgular ortaya koymuştur.
Ölçeğin Türkçe formuna yönelik yapılan öncül çalışmalardan biri Sucuoglu (2003) tarafından yürütülmüştür. Araştırmada SDKL’nin Türkçe uyarlaması kapsamında, faktör yapısının orijinal beş boyutlu modelle büyük ölçüde örtüştüğü ancak bazı maddelerin farklı faktörlere yüklenme eğiliminde olduğu belirlenmiştir. Özellikle sosyal geri çekilme ve hiperaktivite alt ölçeklerinde gözlenen bu değişiklikler, kültürel bağlamın davranışların yorumlanması üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte Cronbach alfa katsayıları tüm alt ölçeklerde .70’in üzerinde bulunmuş; bu da ölçeğin iç tutarlılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir.
Ardıç, Ünsal ve Bayram (2020) tarafından gerçekleştirilen çalışma ise SDKL’nin “Resimli Psikososyal ve Davranış Sorunları Kontrol Listesi” versiyonuna odaklanmış ve çocuklarda davranış sorunlarını ölçmek üzere geliştirilen bu görsel uyarlamanın geçerlik ve güvenirlik analizlerini sunmuştur. Araştırma kapsamında ölçeğin yapı geçerliği doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiş ve beş faktörlü yapının yeterli uyum indekslerine ulaştığı rapor edilmiştir. Özellikle görsel destekli versiyonun, okul öncesi çocuklar gibi sözel ifade kapasitesi sınırlı gruplarda daha etkili bir değerlendirme aracı sunduğu vurgulanmıştır. Bu durum, SDKL’nin yaş grubu farklılıklarına göre uyarlanabilirliğini ve geniş örneklem skalasına sahip olma potansiyelini desteklemektedir.
SDKL’nin kültürler arası uyarlamalarına ilişkin en kapsamlı çalışmalardan biri Halvorsen vd. (2019) tarafından Norveç’te gerçekleştirilmiştir. Norveçli nöropediatrik bir örneklem üzerinden yapılan bu çalışmada, orijinal SDKL faktör yapısının dört faktör üzerinden güçlü biçimde temsil edildiği ancak “uygunsuz konuşma” faktörünün düşük geçerlik gösterdiği bildirilmiştir. Bu bulgu, bazı kültürel bağlamlarda belirli davranışların normatif kabul görüp görmemesine bağlı olarak faktör yapılarının değişebileceğini göstermektedir. Ayrıca çalışmada Cronbach alfa değerlerinin .76 ile .95 arasında değiştiği ve iç tutarlılık düzeyinin genel olarak yüksek olduğu belirtilmiştir. Ölçeğin geçerlik analizi ise diğer davranışsal değerlendirme araçları (SDQ, BRIEF, Vineland) ile karşılaştırmalı olarak yapılmış, anlamlı korelasyonlar elde edilmiştir. Bu sonuçlar SDKL’nin klinik tanılara duyarlılığını ve tanılar arası ayrım yapabilme becerisini destekler niteliktedir.
Kildahl vd. (2025) ise SDKL’nin zaman içinde ölçüm kararlılığını ele alan az sayıdaki çalışmalardan biridir. Otizm spektrum bozukluğu ve eş zamanlı zihinsel yetersizlik tanısı almış bireylerde yapılan bu araştırmada, SDKL’nin üç zaman noktasında (ön test, son test ve izlem) ölçüm değişmezliği test edilmiştir. Analiz sonuçları, beş alt ölçekten dördünün (irritabilite, sosyal geri çekilme, stereotipik davranışlar ve uygunsuz konuşma) ölçüm değişmezliği sağladığını, ancak hiperaktivite/uyumsuzluk alt ölçeğinin zaman içinde tutarsız sonuçlar verebildiğini göstermiştir. Bu sonuç, SDKL’nin zamana bağlı olarak bazı davranışları ölçme biçiminin değişebileceğine işaret etmekte ve özellikle tedavi takibinde bu alt ölçeğin dikkatli yorumlanması gerektiğini göstermektedir.
Benzer biçimde, SDKL’nin Tayland örneklemi üzerinde yapılan Narkpongphun & Charnsil (2018) çalışmasında da yüksek düzeyde iç tutarlılık (α = .922) ve hem değerlendiriciler arası (ICC = .90) hem de test-tekrar test (ICC = .92) güvenirliği bildirilmiştir. Ayrıca bu çalışmada SDKL'nin Klinik Genel İzlenim-Şiddet Ölçeği (CGI-S) ile yüksek korelasyon göstermesi, geçerlik açısından önemli bir destekleyici veri sunmuştur. Bu bulgular, SDKL’nin farklı dillerdeki çevirilerinin bile yüksek psikometrik performans sergileyebileceğini, fakat kültürel bağlamın göz ardı edilemeyeceğini ortaya koymaktadır.
Son olarak, SDKL’nin Brezilya örneklemine kısmi kültürel adaptasyonu üzerine yürütülen Losapio vd. (2011) çalışması, ölçeğin kavramsal ve maddesel eşdeğerliğini değerlendirmiştir. İki yönlü çeviri ve uzman değerlendirmeleriyle desteklenen bu süreçte, ölçeğin orijinal anlamını büyük ölçüde koruduğu fakat bazı maddelerin semantik olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca ölçeğin hem profesyoneller hem de ebeveynler tarafından anlaşılabilirlik düzeyi yüksek bulunmuştur. Bu durum, SDKL’nin yalnızca bilimsel geçerlilik değil aynı zamanda uygulama kolaylığı açısından da başarılı olduğunu göstermektedir.
Genel olarak değerlendirildiğinde, SDKL’nin faktör yapısının çoğu kültürel bağlamda korunabildiği, iç tutarlılık katsayılarının yüksek olduğu ve çeşitli örneklemlerle uyumlu çalıştığı görülmektedir. Ancak bazı alt ölçeklerin belirli kültürel ya da klinik bağlamlarda yeniden yapılandırılması ya da yorumlanması gerekebilmektedir. Ayrıca longitudinal analizlerin sayıca sınırlı oluşu, ölçeğin zaman içindeki stabilitesi konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, SDKL psikometrik olarak güçlü bir araç olmakla birlikte, klinik kullanımda her örneklemin kendine özgü bağlamsal özelliklerinin dikkate alınması büyük önem arz etmektedir.
2.3 SDKL’nin DSM-5 Tanı Kriterleriyle Uyumu
SDKL, davranışsal gözlem temelli yapısıyla çok sayıda tanı grubunda semptomatolojinin sistematik bir biçimde değerlendirilmesine olanak tanıyan ampirik bir ölçüm aracıdır. DSM-5’in 2013 yılında yayınlanan güncellenmiş versiyonu, özellikle nörogelişimsel bozukluklar (özellikle Otizm Spektrum Bozukluğu [OSB], zihinsel gelişim geriliği, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) için tanı kriterlerini yeniden düzenlemiş ve bu tanıların davranışsal belirtiler üzerinden daha bütüncül biçimde ele alınmasını hedeflemiştir. Bu bağlamda SDKL’nin, DSM-5 ölçütleriyle ne ölçüde örtüştüğü ve tanı sürecine katkısının ne düzeyde olduğu, hem teorik hem uygulamalı araştırmalar açısından dikkate değer bir tartışma alanı hâline gelmiştir.
SDKL’nin beş alt ölçeği—İrritabilite/Ajitasyon, Sosyal Geri Çekilme, Stereotipik Davranış, Hiperaktivite/Uyumsuzluk ve Uygunsuz Konuşma—özellikle DSM-5’te tanımlanan nörogelişimsel bozuklukların temel semptom kümeleriyle büyük ölçüde örtüşmektedir. DSM-5’e göre OSB tanısı, sosyal iletişimde yetersizlik ve kısıtlı/tekrarlayıcı davranış örüntüleri ile karakterize edilir. SDKL’nin sosyal geri çekilme ve stereotipik davranış alt ölçekleri, bu tanı kriterlerini doğrudan ölçen ve semptom şiddetini kantitatif olarak belirlemeye olanak tanıyan yapılar sunar. Köse vd. (2017) tarafından gerçekleştirilen çalışma, SDKL’nin Türkçe versiyonunun özellikle otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerde bu belirtileri yüksek geçerlik ve iç tutarlılıkla değerlendirebildiğini göstermektedir. Çalışmada yer alan veriler, sosyal geri çekilme ve stereotipik davranış alt ölçeklerinin OSB tanısı almış bireylerde anlamlı düzeyde yüksek puanlar gösterdiğini ortaya koymuştur.
Zihinsel gelişim geriliği tanısı açısından da SDKL’nin uyumu dikkat çekicidir. DSM-5’e göre bu tanı, bilişsel işlevlerde belirgin sınırlılıkların yanı sıra uyumsal işlevsellikte bozulma ile karakterize edilir. SDKL’nin yapılandırılmış davranış boyutları, özellikle uyumsuzluk ve iletişimsel davranışlardaki sorunları değerlendiren alt ölçekleriyle, bu bireylerin gözlemlenen davranış repertuarlarının analiz edilmesine olanak tanır. Kaba ve Aysev (2020), DSM-5 tanı kriterlerine dayalı olarak yaptıkları çalışmada, SDKL benzeri gözlem formlarının tanıya yönelik bilgi sağlamada önemli katkılar sunduğunu vurgulamıştır. Çalışmada, erken çocukluk döneminde OSB tanısı alan bireylerde, davranışsal değerlendirme formlarının tanı sürecindeki destekleyici işlevine dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda SDKL, hem tanı öncesi ön tarama aracı olarak hem de tanı sonrası semptom takibinde kullanılabilecek yapılandırılmış bir kaynak sunmaktadır.
SDKL’nin DSM-5 ölçütleriyle uyumunu değerlendiren erken dönem çalışmalardan biri, Aman vd.nın (1985) ölçeğin özgün versiyonunu geliştirme sürecine dayanmaktadır. Bu çalışmada, zihinsel yetersizlik düzeyi ağır olan bireylerde gözlenen davranışsal belirtiler analiz edilmiş ve bu belirtiler DSM’nin önceki versiyonlarında yer alan tanı kategorileriyle paralellik göstermiştir. Marshburn ve Aman’ın (1992) izleyen çalışması ise, SDKL’nin toplum temelli örneklemlerde de benzer faktör yapısı gösterdiğini ve DSM temelli tanı gruplarının davranışsal profilleriyle uyum içinde olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle öğretmen gözlemine dayalı puanlamaların, OSB ve zihinsel yetersizlik tanısı taşıyan bireylerde yüksek korelasyon gösterdiği belirlenmiştir. Bu bulgular, SDKL’nin tanı sürecinde DSM-5’in gerektirdiği semptom örüntülerinin değerlendirilmesinde işlevsel bir tamamlayıcı olduğunu göstermektedir.
SDKL’nin yalnızca tanı koyma süreçlerinde değil, aynı zamanda DSM-5’in önerdiği semptom şiddeti düzeylerinin belirlenmesinde de kullanılması mümkündür. DSM-5, birçok tanı kategorisinde semptomların “hafif”, “orta” ve “ağır” gibi düzeylerde derecelendirilmesini önerir. SDKL, her maddeye 0’dan 3’e kadar puan verilmesine olanak tanıyan Likert tipi yapısıyla, semptom şiddetini kantitatif olarak tanımlamayı mümkün kılar. Bu yönüyle SDKL, sadece tanı koymada değil, klinik izlem ve müdahale planlamasında da kullanılabilir bir ölçektir. Müdahaleye verilen yanıtın sistematik biçimde izlenmesi, DSM-5 çerçevesinde önerilen bireyselleştirilmiş tedavi planlarının oluşturulması açısından büyük önem taşır.
Sonuç olarak, SDKL’nin DSM-5 tanı kriterleriyle büyük ölçüde uyumlu bir davranış değerlendirme aracı olduğu görülmektedir. Gerek alt ölçek düzeyinde gerekse genel semptom profili bakımından SDKL, DSM-5’te tanımlanan nörogelişimsel bozukluklarla yüksek örtüşme göstermekte; bu da ölçeğin tanı destek aracı olarak kullanılabilirliğini güçlendirmektedir. Ancak yine de farklı tanı gruplarında duyarlılık düzeyinin değişebileceği, dolayısıyla SDKL’nin tanı sürecinde tek başına yeterli değil, tamamlayıcı nitelikte bir araç olarak değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
3. SDKL’NİN KLİNİK KULLANIMI
3.1 Nörogelişimsel Bozukluklar ve SDKL’nin Uygulanışı
SDKL, gelişimsel yetersizlikleri olan bireylerde davranış sorunlarının izlenmesinde ve müdahale planlarının oluşturulmasında yaygın biçimde kullanılan psikometrik araçlardan biridir. SDKL’nin klinik bağlamda öne çıktığı temel alanlardan biri ise nörogelişimsel bozuklukların değerlendirilmesidir. Özellikle otizm spektrum bozukluğu (OSB), zihinsel yetersizlikler ve epileptik ensefalopatiler gibi tanı gruplarında SDKL’nin kullanımı, hem davranışsal belirtilerin ölçülmesinde hem de tedaviye yanıtın izlenmesinde belirleyici bir rol üstlenmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu, SDKL’nin en sık uygulandığı klinik gruplardan biridir. SDKL’nin otizmli çocuklarda davranış örüntülerini yakalama konusundaki başarımı, çeşitli çalışmalarda detaylı biçimde değerlendirilmiştir. Örneğin Köse vd. (2017), 6–18 yaş arası çocuklarda uyguladıkları Türkçe uyarlamasıyla, otizm spektrum bozukluğuna özgü davranışların (örneğin tekrarlayıcı hareketler, sosyal geri çekilme, uygunsuz konuşma) SDKL alt ölçekleriyle anlamlı düzeyde örtüştüğünü göstermiştir. Çalışmada elde edilen Cronbach alfa değerleri yüksek iç tutarlılığa işaret ederken, OSB grubunda stereotipik davranışlar ve sosyal çekilme boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı yüksek puanlar rapor edilmiştir. Bu bulgular, SDKL’nin OSB tanısı almış bireylerde hem davranışsal izlem hem de tedavi etkinliği açısından güvenilir bir değerlendirme sunduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte, otizmli bireylerde davranışların tanı sürecine katkısı yalnızca mevcut davranışların ölçülmesiyle sınırlı değildir; aynı zamanda davranış örüntülerinin zaman içindeki değişimi de tanısal ayırıcı olarak kullanılabilir. Bu noktada Brown, Aman ve Havercamp (2002) tarafından özel eğitim alan gençlerle yürütülen çalışma dikkat çekicidir. Aile formları aracılığıyla değerlendirilen SDKL puanlarının faktör analizi, OSB gibi nörogelişimsel bozuklukların bazı alt ölçeklerde diğer tanı gruplarından ayrıştığını ortaya koymuştur. Örneğin irritabilite ve hiperaktivite alt ölçeklerinde yaş ve cinsiyet gibi değişkenlerin etkileri değerlendirilmiş, otizmli bireylerde özellikle sosyal geri çekilme boyutunun anlamlı ayırt edici olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda, SDKL’nin tanı gruplarına özgü davranış profillerini ayırt edebilme potansiyeli, onu özellikle erken tanılama ve izleme açısından önemli kılmaktadır.
SDKL’nin bir diğer kritik kullanım alanı, zihinsel yetersizlik tanısı almış bireylerde davranışsal sorunların sistematik değerlendirilmesidir. SDKL’nin öznel değerlendirmeye dayalı yapısı, özellikle sözel ifadesi sınırlı bireylerde davranışsal ipuçları üzerinden tanı sürecine katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede Kaba ve Aysev (2020), DSM-5 ölçütleri doğrultusunda erken çocukluk döneminde otizm tanısı almış bireyleri değerlendirmiş; SDKL benzeri davranış kontrol listeleriyle yapılan sistematik gözlemlerin klinik karar verme süreçlerine katkısını vurgulamıştır. Çalışma, SDKL’nin özellikle otizm ve zihinsel yetersizlik eş tanısı olan bireylerde, davranış sorunlarının fark edilmesi ve kategorik olarak izlenmesi açısından önemli bir işlev gördüğünü ortaya koymaktadır.
SDKL’nin nörogelişimsel bozukluklar kapsamında klinik kullanımı, yalnızca gelişimsel bozukluklara özgü değildir; epileptik ensefalopatiler gibi nörolojik kökenli sendromlar için de kullanılabilirliği araştırılmıştır. Özellikle davranışsal ve bilişsel bozulmalarla seyreden sendromlarda SDKL, hem dışa vurumcu hem de içe dönük davranışların ölçümünü yaparak kapsamlı bir tablo sunar. Bu doğrultuda Kaat vd. (2021), gelişimsel ve epileptik ensefalopatiler (DEE) tanısı almış 122 çocuk ve ergenle yürüttükleri çalışmada, SDKL’nin bu grup özelinde uygulanabilirliğini analiz etmiştir. Elde edilen bulgular, özellikle “externalizing” (dışa yönelimli), “internalizing” (içe yönelimli) ve “uygunsuz konuşma” başlıklarında üç temel faktör yapısının yüksek iç tutarlılıkla belirlendiğini göstermiştir. Bununla birlikte, katılımcıların önemli bir bölümünün SDKL’nin ölçtüğü davranışları göstermemesi nedeniyle bazı alt ölçeklerde duyarlılığın sınırlı olduğu da ifade edilmiştir. Bu bulgu, SDKL’nin bazı tanı gruplarında kullanılırken davranış şiddeti ve çeşitliliğinin sınırlı olması durumunda ölçme gücünün azalabileceğini göstermesi açısından önemlidir.
Genel olarak değerlendirildiğinde, SDKL’nin nörogelişimsel bozukluklara yönelik klinik uygulamaları güçlü bir ampirik temele dayanmaktadır. Ölçeğin otizm, zihinsel yetersizlik ve epileptik ensefalopati tanısı almış bireylerde, davranışsal belirti kümelerini ayırt etmede yüksek düzeyde kullanılabilir olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bazı gruplarda (örneğin DEE) davranış çeşitliliğinin azlığı nedeniyle alt ölçek duyarlılığının düştüğü durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla SDKL’nin tanı temelli kullanımı, her ne kadar genel geçer yapısal tutarlılığa sahip olsa da, klinik bağlamların özelliklerine göre yorumlanmalı ve gerektiğinde tamamlayıcı ölçüm araçları ile desteklenmelidir.
3.2 Klinik Uygulamalarda SDKL’nin Performansı ve Uyum Gücü
SDKL, klinik uygulamalarda davranışsal değerlendirme aracı olarak yaygın biçimde kullanılmakta; ancak bu kullanım bazı bağlamsal ve yöntemsel zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Klinik örneklemler heterojen yapıları, komorbid tanı yoğunlukları ve kültürel-farklılık temelli değişkenlikler nedeniyle davranışsal değerlendirme araçlarının yapı geçerliliğini ve uygulama güvenilirliğini doğrudan etkileyebilir. SDKL özelinde bu durum, özellikle uzunlamasına izlem çalışmaları, normatif veri eksiklikleri ve faktör yapısında görülen örneklem bazlı tutarsızlıklarla kendini göstermektedir.
SDKL’nin klinik uygulamalarda karşılaştığı temel sorunlardan biri, faktör yapısının tüm klinik alt gruplar için tutarlı sonuçlar vermemesidir. Bu bağlamda, ölçeğin zamansal geçerliği ve ölçüm tutarlılığı kritik bir tartışma alanı haline gelmiştir. Bu sorunsala ışık tutan önemli çalışmalardan biri, Kildahl vd. (2025) tarafından gerçekleştirilmiştir. Otizm spektrum bozukluğu ile birlikte zihinsel yetersizlik ve ruhsal bozuklukları bulunan bireylerle yapılan bu çok merkezli çalışmada, SDKL’nin beş faktörlü yapısının klinik örneklemde kısmen geçerli olduğu, ancak bazı alt ölçeklerin zaman içinde ölçüm değişmezliği açısından sorunlu olduğu tespit edilmiştir. Özellikle “hiperaktivite/uyumsuzluk” alt ölçeği, uzunlamasına ölçümlerde tutarsızlık göstermiş; bu durum, klinik izlemler sırasında SDKL verilerinin zamansal karşılaştırmalarla yorumlanmasında dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.
Ölçeğin klinik kullanımdaki bir diğer zorluğu ise, normatif verilerin yetersizliğidir. SDKL’nin başlangıçta kurumsal bakım altında yaşayan bireyler için geliştirilmiş olması, farklı bağlamlara (örneğin toplum temelli klinikler, ayakta tedavi merkezleri) doğrudan aktarımında sorunlar yaratmaktadır. Bu durumu ele alan bir başka önemli çalışma, Marshburn ve Aman (1992) tarafından gerçekleştirilmiştir. Yazarlar, SDKL’nin özel eğitim sınıflarındaki çocuklarla topluluk temelli kullanımını karşılaştırmış, faktör yapısında büyük oranda tutarlılık saptamakla birlikte yaş ve sınıf yerleşimi gibi değişkenlerin alt ölçek puanlarını etkilediğini ortaya koymuşlardır. Bu bulgular, SDKL’nin normatif yapıdan bağımsız olarak farklı örneklemlerde yeniden kalibre edilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. Özellikle yaşa ve gelişim düzeyine bağlı olarak davranışsal ifadenin değişebileceği göz önünde bulundurulduğunda, ölçeğin uygulanmasında bağlamsal duyarlılık geliştirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
SDKL’nin klinik uygulamalarındaki bir diğer önemli boyut ise, farmakolojik ya da davranışsal müdahalelerin etkinliğini ölçmede duyarlılık sınırlarıdır. SDKL’nin bu alandaki performansını değerlendiren en önemli çalışmalardan biri, Aman vd. (2010) tarafından yürütülen iki klinik deneyin birleşik analizidir. Araştırmada, aripiprazol ilacının otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde irritabilite semptomlarını azaltmadaki etkinliği SDKL üzerinden ölçülmüştür. Ölçek alt maddelerine yapılan detaylı analizlerde, “mod değişimleri”, “uygunsuz ağlama” ve “nesneye vurma” gibi belirtilerin SDKL aracılığıyla anlamlı ölçülebildiği gösterilmiştir. Ancak aynı zamanda, öz-yıkıcı davranışlar gibi bazı alt maddelerde değişimin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı, düşük başlangıç düzeyleri nedeniyle duyarlılığın sınırlı kaldığı bildirilmiştir. Bu bulgu, SDKL’nin tedaviye yanıt takibinde her alt ölçeğinin aynı ölçüde hassas olmadığını ve tedavi hedeflerine göre farklı değerlendirme araçlarıyla birlikte kullanılmasının daha doğru olacağını göstermektedir.
Sonuç olarak, SDKL klinik bağlamlarda yüksek düzeyde kullanışlılık sunmasına rağmen, bu uygulamaların bağlamdan bağımsız ve değişmez bir şekilde yürütülmesi mümkün değildir. Faktör yapısının tüm örneklemlerde geçerli olmaması, zamansal geçerliliğin bazı alt ölçeklerde sınırlı kalması ve normatif veri eksikliği gibi hususlar, ölçeğin yorumlanmasını karmaşıklaştırmaktadır. Klinik uygulamalarda SDKL’yi kullanırken, ölçeğin güçlü yönleri kadar sınırlılıklarının da farkında olmak, verilerin yorumlanmasında yanlış genellemelerden kaçınmak adına kritik önemdedir. Ayrıca, uzunlamasına izlem çalışmalarında alt ölçeklerin değişmezliğini test eden metodolojik yaklaşımların kullanılması ve farklı tanı grupları için ayrı norm setlerinin oluşturulması, SDKL’nin klinik etkinliğini artıracak başlıca stratejiler arasında yer almaktadır.
4. SDKL’NİN SINIRLILIKLARI
4.1 Ölçeğin Kapsayıcılık ve Uyarlanabilirlik Sorunları
SDKL’nin ilk olarak geliştirildiği bağlam, büyük oranda kurumsal bakım altındaki bireylerin davranışlarını değerlendirmek üzerine kurulmuştur (Aman vd., 1985). Bu durum, ölçeğin toplum temelli uygulamalarda veya farklı sosyo-kültürel örneklemlerde doğrudan kullanılabilirliğini sınırlandırmaktadır. Özellikle kültürel farklılıklar, hem davranış repertuarının yorumlanışını hem de gözlemleyici tutumlarını etkileyerek ölçümün geçerliliğini zayıflatabilir.
Sucuoglu (2003), SDKL’nin Türkçe versiyonuna ilişkin geçerlik çalışmasında, bazı maddelerin Türk örneklemine doğrudan uyarlanmasında zorluklar yaşandığını ve bu durumun faktör yapısında sapmalara neden olduğunu bildirmiştir. Özellikle “inappropriate speech” gibi kültüre özgü anlamlandırmalara açık maddeler, örneklemden örnekleme anlam değişiklikleri gösterebilmektedir. Bu durum, SDKL’nin dilsel ve kavramsal uyum açısından yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
SDKL’nin kültürlerarası uyarlanabilirliğini inceleyen bir diğer önemli çalışma Losapio vd. (2011) tarafından Brezilya örnekleminde yürütülmüştür. Çalışmada ölçeğin Brezilya Portekizcesi’ne kısmi çevirisi yapılmış; ardından kavramsal, referanssal ve işlevsel eşdeğerlilik testleri gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, ölçeğin genel yapısının kültürel bağlamda büyük oranda korunabildiğini, ancak bazı maddelerin yerel bağlamda yeniden formüle edilmesinin gerektiğini göstermiştir. Araştırma ayrıca, gözlemcilerin (örneğin ebeveyn, öğretmen) ölçeği farklı biçimlerde anlamlandırabildiklerini ortaya koyarak, SDKL’nin yorumlanmasının yalnızca ölçek yapısıyla değil, aynı zamanda değerlendirme bağlamıyla da ilişkili olduğunu vurgulamaktadır.
Halvorsen vd. (2019) tarafından yürütülen çalışmada ise SDKL’nin Norveççe versiyonu değerlendirilmiş ve özellikle “uygunsuz konuşma” alt ölçeğinin hem faktör analizlerinde hem de tanı korelasyonlarında zayıf kaldığı tespit edilmiştir. Çalışma, ölçeğin dört faktörünün (irritabilite, stereotipik davranış, sosyal geri çekilme, hiperaktivite) Norveç örnekleminde kabul edilebilir psikometrik nitelikler gösterdiğini, ancak “inappropriate speech” faktörünün ölçümsel olarak tutarsız sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur. Bu bulgu, kültürlerarası çalışmaların sadece dilsel çeviri değil, yapısal geçerlik açısından da yeniden analiz gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
Kapsayıcılık sorunu sadece kültürel farklardan değil, SDKL’nin orijinal hedef grubunun sınırlılıklarından da kaynaklanmaktadır. Ölçeğin zihinsel yetersizliklere sahip bireyler üzerine odaklanmış olması, gelişimsel spektrumun diğer ucundaki bireylerde geçerliliğini sınırlayabilir. Nitekim literatürde, SDKL’nin ileri derecede otistik özellik göstermeyen, ancak davranışsal problemleri olan bireylerde düşük duyarlılık gösterebildiği rapor edilmiştir (Kaat vd., 2021). Bu da SDKL’nin örneklem dışı genellemeye açık olmadığını ve tanı grubu temelli değerlendirme stratejilerine entegre edilmesi gerektiğini göstermektedir.
SDKL’nin farklı kültürel ve gelişimsel bağlamlarda yeniden değerlendirilmesi, gerekirse ölçek maddelerinin veya alt ölçeklerinin adapte edilmesi gereklidir. Bu noktada sadece çeviri değil, geçerlik analizlerinin de yeniden yürütülmesi gerekmektedir.
4.2 Alternatif Modeller ve Yöntemsel Açılımlar
SDKL’nin sınırlılıklarını aşmak için son yıllarda geliştirilen modeller, özellikle faktör yapısına ilişkin yeniden yapılandırmaları ve davranışsal ölçüm tekniklerinin entegrasyonunu içermektedir. Ölçeğin ilk geliştirildiği beş faktörlü yapı, farklı örneklemler ve kültürel bağlamlarda tutarlılık göstermediğinde, yeni faktör yapılarına dayalı analizlerin önemi artmaktadır.
Bu doğrultuda en dikkat çekici çalışmalardan biri, Sansone vd. (2012) tarafından gerçekleştirilmiştir. Araştırma, Fragile X Sendromlu bireyler üzerinden SDKL’nin faktör yapısını yeniden yapılandırmayı amaçlamış ve geleneksel beş faktörlü yapının yerine altı faktörlü bir model önermiştir. Bu yeni modelde, “sosyal kaçınma” olarak adlandırılan yeni bir alt ölçek tanımlanmış; bu alt ölçek, klasik SDKL’de yer almayan ancak Fragile X örnekleminde belirgin bir klinik belirti olarak ortaya çıkan sosyal izolasyonu ölçümlemeye olanak tanımıştır. Bu çalışma, SDKL’nin sabit bir yapı olmadığını, tanı grubu özelinde yeniden kurgulanmasının ölçüm doğruluğunu artırabileceğini göstermektedir.
Kaat vd. (2021) ise, SDKL’nin epileptik ensefalopatiler bağlamında geçerliliğini değerlendirmiştir. Bu çalışma, klasik faktör analizlerinin ötesine geçerek item cluster analysis (öğe kümeleme analizi) yöntemini kullanmış ve üç kümeden oluşan bir yapı önermiştir: dışa yönelik davranışlar, içe yönelik davranışlar ve uygunsuz konuşma. Bu yöntem, ölçekteki davranış kategorilerinin içerik benzerliklerine dayalı yeniden gruplanmasını sağlamış ve yüksek iç tutarlılık düzeyleri göstermiştir. Ayrıca, klasik faktör yapılarına ek olarak, bazı davranış kümelerinin tanı gruplarına özel farklılık gösterdiği belirtilmiştir. Bu yaklaşım, SDKL’nin davranışsal analiz teknikleri ile yeniden ele alınmasının, özellikle müdahale planlarının yapılandırılmasında daha esnek ve uyarlanabilir sonuçlar sunabileceğini göstermektedir.
Alternatif modellerin yanı sıra, SDKL’nin yeni nesil dijital davranış izleme sistemleriyle entegrasyonu da güncel tartışma konularından biridir. Giyilebilir cihazlar, anlık veri aktarımı sağlayan mobil uygulamalar ve dijital gözlem formları, SDKL gibi geleneksel ölçüm araçlarının etkinliğini artırabilecek araçlar olarak değerlendirilmekte, ancak henüz bu bağlamda metodolojik bütünleşik bir sistem önerilmemiştir. Bu eksiklik, SDKL’nin daha dinamik ve bağlamsal veri sağlayabilecek araçlarla birlikte kullanılmasını gerektirmektedir.
Sonuç olarak, SDKL’nin sınırlılıklarını aşmak, ölçeğin sabit yapısını sorgulamak ve daha esnek, bağlamsal ve teknolojik uyumlu modellere yönelmekle mümkündür. Bu bağlamda önerilen yöntemsel açılımlar; (1) tanı grubu özelinde yeni faktör yapılarına dayalı versiyonlar geliştirmek, (2) kültürlerarası ölçüm farklılıklarını karşılayacak şekilde ölçeği modifiye etmek ve (3) davranışsal gözlem teknikleri ile bütünleştirilmiş hibrit değerlendirme sistemleri tasarlamaktır.
5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
SDKL, davranışsal değerlendirme alanında hem kuramsal hem uygulamalı düzlemde güçlü bir yere sahip olan, çok boyutlu yapısıyla geniş bir tanı yelpazesinde uygulanabilirliği bulunan standartlaştırılmış bir ölçüm aracıdır. SDKL’nin, başta otizm spektrum bozukluğu (OSB), zihinsel yetersizlik, epileptik ensefalopatiler gibi nörogelişimsel bozukluklar olmak üzere çeşitli psikopatolojik tabloların değerlendirilmesinde yüksek geçerlik ve güvenirlik düzeyleriyle etkili biçimde kullanılabildiği görülmektedir. Ölçeğin, gözleme dayalı sistematik yapılandırması ve beş alt boyutlu faktör yapısı sayesinde hem tanı sürecinde hem de müdahale sonrası değerlendirmelerde araştırmacı ve klinisyenlere objektif bir çerçeve sunduğu açıktır.
SDKL’nin güçlü yönleri arasında esnek uygulama kapasitesi, farklı yaş grupları ve tanı kategorileri için genişletilebilir yapısı ve çok örneklemli çalışmalarda tekrarlanabilirlik sağlaması ilk sırada yer almaktadır. Ölçeğin hem kurum temelli hem de toplum örneklemine uygulanabilirliği, onu klinik değerlendirme ve izleme süreçlerinde sürdürülebilir bir araç haline getirmiştir. Aynı zamanda, SDKL’nin DSM-5 tanı ölçütleriyle büyük oranda örtüşmesi, onu tanısal değerlendirme sistemleriyle entegre çalışabilecek düzeyde bir yapı haline getirmiştir. Bu sayede hem ön tarama hem de tedaviye yanıt izleme süreçlerinde destekleyici bir rol üstlenmektedir.
Bununla birlikte, SDKL’nin sınırlılıkları da göz ardı edilmemelidir. İlk olarak, ölçeğin başlangıçta kurumsal bakım altındaki bireyler için tasarlanmış olması, toplum temelli örneklemlerde faktör yapısının yeterince tutarlılık göstermemesine yol açabilmektedir. Bu durum, özellikle sosyal geri çekilme ve uygunsuz konuşma gibi bazı alt ölçeklerin kültürden kültüre farklı anlamlar kazanmasıyla daha da belirgin hâle gelmektedir. Ayrıca, zamansal geçerlik açısından yapılan bazı çalışmalarda, özellikle hiperaktivite/uyumsuzluk alt boyutunun longitudinal ölçümlerde tutarsızlık gösterdiği de belirtilmiştir. Bu durum, SDKL’nin uzun dönemli izlem çalışmaları için yeniden yapılandırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
SDKL’nin geliştirilmesi yönündeki öneriler, ölçeğin hem yapısal hem de teknolojik dönüşümüne işaret etmektedir. Özellikle bazı tanı gruplarında davranış örüntülerinin daha doğru biçimde temsil edilebilmesi adına alternatif faktör yapılarının geliştirilmesi, örneğin “sosyal kaçınma” gibi yeni alt boyutların tanımlanması, ölçme duyarlılığını artırabilecek potansiyel sunmaktadır. Aynı şekilde, dijital veri izleme sistemleriyle entegrasyon yoluyla SDKL’nin güncellenmesi, klinik pratikte veri toplama sürecini kolaylaştıracağı gibi gerçek zamanlı gözlemlerin kaydedilmesine olanak tanıyacaktır.
SDKL’nin gelecekteki uygulama alanları, yalnızca geleneksel klinik ortamlarla sınırlı kalmayacak şekilde genişletilebilir. Özellikle okul temelli mental sağlık programlarında, gelişimsel risk taşıyan bireylerin erken dönemde izlenmesi için SDKL tabanlı dijital değerlendirme sistemlerinin yapılandırılması mümkündür. Ayrıca, SDKL'nin mobil uygulamalara entegre edilerek ebeveyn, öğretmen ve terapistlerin ortak veri girişi yapabileceği çok paydaşlı bir değerlendirme modeli oluşturulabilir. Bu tür bir yapı, hem davranışsal veri bütünlüğünü artıracak hem de multidisipliner müdahale planlarının koordinasyonunu kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda SDKL’nin yapay zekâ tabanlı analiz sistemleriyle entegre edilerek semptom örüntülerinin otomatik tanılanması gibi yeni nesil uygulama olanakları da gündeme gelebilir.
Sonsöz olarak;
SDKL, geçerliği ispatlanmış çok boyutlu yapısı, geniş örneklem gruplarında uygulanabilirliği ve DSM-5 ile olan yapısal uyumu sayesinde, klinik psikolojide ve özel eğitimde güvenilir bir araç olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu ölçeğin potansiyelini daha etkili biçimde kullanabilmek adına, yapısal yenilikler, kültürel yeniden değerlendirmeler ve teknolojik entegrasyonlara açık bir gelişim stratejisinin benimsenmesi gerekmektedir. Böylelikle SDKL, hem birey temelli tanı sistemlerine hem de toplum temelli koruyucu ruh sağlığı uygulamalarına etkin biçimde entegre edilebilecek, çağdaş bir değerlendirme aracı olarak önemini sürdürecektir.
KAYNAKÇA
Akın, B., Hacıömeroğlu, B., & İnözü, M. (2018). Suçluluk Ölçeği’nin Türkçe formunun psikometrik özelliklerinin klinik olmayan örneklem ve depresyon örnekleminde yeniden değerlendirilmesi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 21(1), 24–37.
Aman, M. G., Kasper, W., Manos, G., Mathew, S., Marcus, R., Owen, R., & Mankoski, R. (2010). Line-item analysis of the Aberrant Behavior Checklist: Results from two studies of aripiprazole in the treatment of irritability associated with autistic disorder. Journal of Child and Adolescent Psychopharmacology, 20(5), 415–422.
Aman, M. G., Singh, N. N., Stewart, A. W., & Field, C. (1985). The aberrant behavior checklist: A behavior rating scale for the assessment of treatment effects. American Journal of Mental Deficiency, 89(5), 485–491.
Ardıç, E., Ünsal, G., & Bayram, S. (2020). Resimli Psikososyal ve Davranış Sorunları Kontrol Listesi’nin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 11(1), 20–27.
Brown, E. C., Aman, M. G., & Havercamp, S. M. (2002). Factor analysis and norms for parent ratings on the Aberrant Behavior Checklist-Community for young people in special education. Research in Developmental Disabilities, 23(1), 45–60.
Halvorsen, M., Aman, M. G., Mathiassen, B., Brøndbo, P. H., Steinsvik, O. O., & Martinussen, M. (2019). Psychometric properties of the Norwegian aberrant behavior checklist and diagnostic relationships in a neuro-pediatric sample. Journal of Mental Health Research in Intellectual Disabilities, 12(3–4), 234–255.
Kaat, A. J., Zelko, F., Wilkening, G., & Berg, A. T. (2021). Evaluation of the aberrant behavior checklist for developmental and epileptic encephalopathies. Epilepsy & Behavior, 119, 107958.
Kaba, D., & Aysev, A. S. (2020). DSM-5 tanı ölçütlerine göre erken çocukluk döneminde otizm spektrum bozukluğunun değerlendirilmesi. Türk Psikiyatri Dergisi, 31(2), 106–112.
Kaner, S., & Çiçekçi, A. U. (2000). Gözden geçirilmiş davranış problemleri kontrol listesinin Türkçeye uyarlanması. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 2(4), 37–50.
Kildahl, A. N., Hellerud, J. M. A., Halvorsen, M. B., & Helverschou, S. B. (2025). The Aberrant Behavior Checklist in a clinical sample of autistic individuals with intellectual disabilities and co-occurring mental health problems: Psychometric properties, factor structure, and longitudinal measurement invariance. Journal of Autism and Developmental Disorders, 1–19.
Köse, S., Özbaran, B., Yazgan, Y., Baytunca, M. B., Bildik, T., Erermiş, S., & Aydın, C. (2017). The psychometric properties of Turkish version of Autism Spectrum Screening Questionnaire in children aged 6–18 years. Turkish Journal of Psychiatry, 28(4), 254–260.
Losapio, M. F., Silva, L. G., Pondé, M. P., Novaes, C. M., Santos, D. N. D., Argollo, N., ... & Brasil, H. H. A. (2011). Partial cross-cultural adaptation of the Aberrant Behavior Checklist (ABC) scale for analysis of patients with mental retardation. Cadernos de Saúde Pública, 27(5), 909–923.
Marshburn, E. C., & Aman, M. G. (1992). Factor validity and norms for the Aberrant Behavior Checklist in a community sample of children with mental retardation. Journal of Autism and Developmental Disorders, 22(3), 357–373.
Narkpongphun, A., & Charnsil, C. (2018). Reliability and validity of Aberrant Behavior Checklist-Community, Thai version. Journal of Child and Adolescent Behavior, 6, 373.
Sansone, S. M., Widaman, K. F., Hall, S. S., Reiss, A. L., Lightbody, A., Kaufmann, W. E., ... & Hessl, D. (2012). Psychometric study of the aberrant behavior checklist in fragile X syndrome and implications for targeted treatment. Journal of Autism and Developmental Disorders, 42, 1377–1392.
Sucuoglu, N. (2003). Sorun davranışlar kontrol listesinin Türkçe formunun psikometrik özelliklerinin incelenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 18(52), 41–55.
EKLER
Ek 1: Sorun Davranışlar Kontrol Listesi – Değerlendirme Formu
Çocuğun Adı Soyadı: ____________________Formun Doldurulduğu Tarih: ___ / ___ / ___Formu Dolduran Kişi / Yakınlığı: ______________________________
Aşağıda çocuğunuzda gözlemlenebilecek çeşitli davranışlar yer almaktadır. Lütfen çocuğunuzun son bir ay içindeki davranışlarını düşünerek her maddeyi aşağıdaki 4 seçenekten biriyle değerlendiriniz:
0 = Böyle bir sorun yok
1 = Var, ama rahatsız edici düzeyde değil
2 = Rahatsız edici
3 = Çok rahatsız edici
Her madde üzerinde fazla zaman harcamadan, aklınıza gelen ilk yanıtı işaretlemeniz önerilir.
No | Davranış İfadesi | 0 – Böyle bir sorun yok | 1 – Var, ama rahatsız edici değil | 2 – Rahatsız edici | 3 – Çok rahatsız edici |
1 | Evde, okulda, işte ya da başka yerlerde aşırı derecede hareketlidir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
2 | Amaçlı olarak kendine zarar verir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
3 | Halsiz, tembel, hareketsizdir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
4 | Diğer çocuklara ve büyüklere karşı saldırgandır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
5 | Başkalarından uzak durmaya çalışır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
6 | Amaca yönelik olmayan, tekrarlayıcı vücut hareketleri vardır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
7 | Gürültülü sesler çıkarır (uygunsuz bir şekilde). | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
8 | Uygunsuz bir şekilde çığlık atar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
9 | Çok fazla konuşur. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
10 | Öfke patlamaları olur. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
11 | Basmakalıp, tekrarlayıcı hareketleri vardır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
12 | Zihni aşırı meşguldür; boşluğa dalar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
13 | Dürtüseldir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
14 | Çabuk öfkelenir, mızmızdır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
15 | Huzursuzdur, yerinde duramaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
16 | Yalnız etkinlikleri tercih eder. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
17 | Garip, tuhaf davranışları vardır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
18 | İtaatsizdir, kontrol edilmesi zordur. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
19 | Uygunsuz zamanlarda bağırır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
20 | Yüz ifadesi sabittir, duygusal değildir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
21 | Başkalarını rahatsız eder. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
22 | Tekrarlayıcı konuşmaları vardır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
23 | Hiçbir şey yapmadan başkalarını izler. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
24 | İşbirliğinde bulunmaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
25 | Keyfi bozuktur, moralsizdir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
26 | Fiziksel temasa karşı direnç gösterir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
27 | Başını ileri geri tekrar tekrar hareket ettirir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
28 | Komutlara dikkat etmez. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
29 | İhtiyaçları hemen karşılanmalıdır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
30 | Kendini izole eder. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
31 | Grup etkinliklerini bozar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
32 | Belli pozisyonda uzun süre kalır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
33 | Kendi kendine yüksek sesle konuşur. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
34 | Küçük sıkıntıda hemen ağlar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
35 | Tekrarlayıcı vücut hareketleri vardır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
36 | Keyfi/morali sık değişir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
37 | Kurallı etkinliklere tepkisizdir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
38 | Ders, yemek vb. sırasında yerinde duramaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
39 | Hareketsiz kalamaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
40 | İlişki kurmak, anlamak zordur. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
41 | Uygunsuz şekilde bağırır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
42 | Yalnız kalmayı tercih eder. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
43 | İletişim kurma çabası göstermez. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
44 | Dikkati kolayca dağılır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
45 | Kollarını, bacaklarını tekrar tekrar sallar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
46 | Aynı kelimeyi/tümceyi tekrarlar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
47 | Eşyalara vurur, kapıları çarpar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
48 | Sürekli koşar/zıplar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
49 | Vücudunu ileri-geri sallar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
50 | Bile bile kendine zarar verir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
51 | Söyleneni dikkate almaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
52 | Kendine fiziksel şiddet uygular. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
53 | Hareketsizdir, spontane hareket etmez. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
54 | Aşırı hareketlidir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
55 | Sevgi/ilgiye karşı ters tepki verir. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
56 | Bilerek komutlara uymaz. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
57 | Engellendiğinde öfke patlaması yaşar. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
58 | Sosyal karşılıkları sınırlıdır. | ☐ | ☐ | ☐ | ☐ |
Comentarios